ORMAN YANGINLARI-ORMAN KAYIPLARI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ORMAN YANGINLARI-ORMAN KAYIPLARI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

57 noktada yangın



Kanada'nın Alberta eyaletinin kuzeyinde Cumartesi gecesi 57 ayrı noktada başlayan orman yangınları kontrol altına alınamıyor.

Saatte 100 kilometre esen rüzgar da yangınların giderek daha geniş alanlara yayılmasına neden oluyor. 57 yangından şu ana kadar sadece 20 kadarı kontrol altına alınabilirken, en büyük sorun Slave Lake kasabasında yaşanıyor.

Slave Lake Belediye Başkanı Karine Pillay-Kinnee, "Yangının şehre ulaştığını bile anlayamadık. Nerede, ne zaman başladı farkında değiliz. Binlerce insan, malını bıraktı canını kurtarmak için kaçıyor" dedi.

Kasaba dışındaki ormanlarda iki ayrı noktada başlayan yangın, 2900 hektar araziyi kül etti. Rüzgarın etkisiyle yayılan ve üç ayrı noktayı daha tutuşturan alevler, kasabanın tamamını tehdit eder halde.

Kasaba merkezindeki lise, kütüphane, alışveriş merkezi ve birçok bina alevler arasında kaldı. Yangın nedeniyle 29 hastası tahliye edilen kasaba hastanesi de yanmaya başladı. Araçlarına aldıkları eşyaları ve aileleri ile yollara düşen halk, otoyolların tıkanmasına da neden oldu.

Bölgedeki yangınlarda binin üzerinde itfaiye görevlisi ve gönüllü görev yapıyor. Yangınlara, karadan ve havadan müdahaleler ise aralıksız sürüyor.

Alberta Eyalet Başbakanı Ed Stelmach, "Slave Lake'deki felaket, ülkemizin, eyaletimizin ve halkımızın yaşadığı en büyük olaylardan biridir. En büyük tesellimiz, şu ana dek can kaybı olmamasıdır. Herkesi bölge insanı için dua etmeye çağırıyorum" dedi.

AA


Devamı İçin Tıklayınız...>>

BİR ORMAN YANGINI VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ


İzmir'in Cumaovası (Menderes) ilçesinde , Dereköy mahallesi civarında Edil Deresi mevkiinde 20 temmuz günü akşam saatlerinde başlayan yangın ,tam anlamıyla bir doğa faciasına dönüştü.
Belirlemelere göre ,Etibank ın eski maden işleme tesislerinin bulunduğu ormanlık alanda TEDAŞ ,yeni ismiyle GEDAŞ 'a ait elektrik direğinin , bakımsızlık sonucu ark yapması ile başlayan orman yangını , şiddetli rüzgar nedeniyle ,bir kaç saat içinde inanılmaz bir hızla Şaşal ve Deliömerler köylerine ulaştı.Genellikle sarp ve kayalık yapıdaki dere vadilerinin , müdahele edilmesini son derece zorlaştırmasından dolayı ,güçlükle müdahele edilebilen yangında ,köylerin yanmaması ve can kaybı olmaması için mülki idare ve orman idaresi çok büyük çaba gösterdi..Şu ana kadar yangınla mücadele edenler ya da köylülerden can kaybı olmaması teselli oldu.
Yanan ormanlık alanlar, bakir sayılabilecek doğal güzellik bakımından İzmir'in gözbebeği idi..

Kendine özgü ekosistemi olan Havzanın ,çok çeşitli bitkisel tür zenginliğine sahip olduğu biliniyor.
En az 800-1000 Ha. civarında orman alanının tahrip olduğu belirtiliyor.

Yangında TEDAŞ yetkililerinin son derece büyük sorumluluğu olduğu düşünülüyor.

Yaklaşık 15 gün kadar önce ayni Enerji Nakil Hattından yine ark yapma sonucu çıkan yangın ,fazla büyümeden söndürülmüş ve tedbirsizlik nedeniyle orman yangına sebep olmaktan dolayı TEDAŞ yetkilileri hakkında Orman idaresince Kamu davası açılmıştı.

İlk yangından 15 gün kadar sonra yine ayni enerji nakil hattından tekrar orman yangını çıkması , TEDAŞ yetkililerinin , daha önce çıkan yangına rağmen ,büyük bir umursamazlıkla enerji hattının tamir ve bakım işlemlerini yapmaması nedeniyle , muhtemelen klemens ve izolatörlerin eskimesi ve gevşemesiyle , direkten yerdeki yanıcı ot ve bitki tabakasına ulaşan elektrik kaçağının ve kıvılcımların bu yangına yol açtığı belirtiliyor..

insanlarımızın gerek ormanlık alanlarda sönmemiş sigara atınca yangın çıkacağını bile bile sönmemiş izmaritlerini ormanlık alana atmaları , gerekse TEDAŞ gibi kuruluşların , defalarca ayni nedenden orman yangınları çıkmasına rağmen enerji nakil hatlarına gerekli bakım işlemlerini yapmamalarının , gerek toplum ve gerekse kamu çalışma sahasında toplumsal açıdan gerekli sorumluluk anlayışının pek olumlu noktalarda olmadığını göstermektedir.

Can kaybı yok , hiç olmazsa buna seviniyoruz diyoruz ..

Çok büyük orman kaybı , hayal bile edemeyeceğimiz çeşitte ve sayıda doğadaki hayvan ve diğer canlıların yanarak yokolması...

Ya bunlar ne ? Can değil mi ?

İlgili Konular:
Yanıyoruz
"Keşke " diyordu , " keşke yakmasaydım"
Ormancıların Dünyası
Orman Yangınlarıyla Mücadele , Ormancıların canlarını ortaya koyarak yürüttüğü bir savaştır

İlgili haberler:

CNN Türk


Devamı İçin Tıklayınız...>>

Küllerinden doğan yangın gözetleme kulesi





Meryemana Evi’nin de yer aldığı Bülbül Dağı’nda 2 yıl önce çıkan büyük yangında personelinin son ana kadar terk etmediği Meryemana yangın gözetleme kulesi , gördüğü büyük hasar sonrası yeniden ayağa kaldırıldı

SELÇUK - İzmir’in Selçuk ilçesinde 20 Ağustos 2006 günü çıkan ve Meryamana Evi’nin de bulunduğu Bülbül Dağı’nda 350 hektar kızılçam ve fıstık çamı ormanının yanmasına sebep olan yangında büyük hasar gören Meryemana Yangın Gözetleme Kulesi, seyir terası ve müzesiyle birlikte küllerinden yeniden doğdu.

Türkiye’nin yanı sıra Vatikan ve Avrupa’nın diğer bazı ülkelerinin de gündemini meşgul eden ve kısa sürede, görev yerini terk etmeyerek hayatlarını riske atan personelin bulunduğu Meryemana Gözetleme Kulesi’ne kadar ulaşan yangının, burada da ağır hasara yol açması üzerine başlatılan çalışmalar tamamlandı.

Kulenin, ülkede ilk kez uygulanan özgün bir mimari projeyle hazırlandığı kaydedildi.

İzmir Orman Bölge Müdürü İbrahim Çiftçi, bütün dünya Hıristiyan alemince kutsal sayılan, yerli ve yabancı her yıl binlerce turistin ziyaret ettiği Meryemana Evi yakınındaki kuleyi yeniden inşa ederken, farklı bir misyon da yüklenmek istediklerini bildirdi.

Projenin tamamının İzmir Orman Bölge Müdürlüğüne bağlı mimar ve mühendisler tarafından hazırlandığını ifade eden Çiftçi, 4 katlı sekizgen binanın yerli ve yabancı turistlere yakın zamanda açılacağını belirtti.

Çiftçi, "şu anda çalışmaları tamamlanan kuleyi ve müzemizi ziyarete gelecek yerli ve yabancı turistler, geçmişten günümüze teşkilatımızın faaliyetleri hakkında bilgi alırken, orman sevgisi ve bilinci de pekiştirilmiş olacak" dedi.

Çiftçi’nin verdiği bilgiye göre, Meryemana Yangın Gözetleme Kulesi’nin ilk katında Ormancılık Tarihi Müzesi yer alıyor. İkinci katında personel lojmanı bulunan kulenin üçüncü katı ise seyir terası olarak dizayn edildi. Yangın gözetleme merkezi ise en üst katta projelendirildi.

(aa)

...............................................................................

Meryemana Kulesi müze yapılıyor
İzmir’in Selçuk İlçesi Meryemana Sarıkaya Tepe Mevkiin’de 20 Ağustos 2006’da çıkan orman yangınında 350 hektar çam ormanıyla birlikte kül olan yangın kulesi müze olacak. Selçuk’daki orman yangınında alevler Meryamana Evi’nin duvarlarına ulaşmış, hemen yakınındaki Bülbül Dağı zirvesindeki Orman Yangın Gözetleme Kulesi de kül olmuştu. Görevliler alevler binayı sarmadan sadece beş dakika önce terkedip canlarını son anda kurtarmıştı.
Yangında ağır hasar gören Meryemana Yangın Gözetleme Kulesi Türkiye’de de ilk defa uygulanan özgün bir mimarı proje ve işlevle hazırlanarak küllerin arasından yeniden doğuyor. Her yıl onbinlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Meryamana Evi’ne çok yakın olan kulenin inşaasına başlandı. Sekizgen şeklinde dört katlı yapılan kulenin birinci katında ormancılık tarihi müzesi, ikinci katında görevli evi, üçüncü katında turistler için seyir terası ve son katında da yangın gözetleme merkezi bulunacak. Yetkililer inşaatın yüzde 90’ının tamamlandığını bildirdi. Bu arada geçen yıl ağaçlandırılan bölgedeki fidanların boy vermeye başlaması yetkililerin yüzünü güldürdü.

Tarih: 6 Şubat 2008 Kaynak: Hürriyet Yazan: Mustafa Oğuz






Devamı İçin Tıklayınız...>>

YAZ GELİYOR ....



Yaz ayları , çoğumuz için , bol güneş , bol açık hava ,masmavi deniz , cıvıl cıvıl gezmeler , yemyeşil doğayı çağrıştırır , değil mi ?


Kimimiz deniz kenarında , kum banyoları hayal eder ,kimimiz ,açık hava etkinlikleri ,geziler, turlar ...

Kimimiz de ,tatil yapma lüksüne sahip değildir , yaz kış demeden çalışıp yoksulluk canavarı ile savaşmak zorundadır..

Bir de , yazın yaklaşmasıyla birlikte ,TV haber bültenlerinde , gazete köşelerinde kalmış haberlerde şöylece bir üstünkörü izlediğimiz ya da gözattığımız , orman yangınları haberleri çoğalacaktır gittikçe ... trafik kazalarını artık nasıl kanıksadıysak , kanıksayacağız öyle yine ..

Adeta ,tavşanların ,kaplumbağaların , kuşların , yılanların çığlık çığlığa alevlerin içinde yanışını .. doğanın çığlıklarını duymayacak sağırlaşan kulaklarımız..




behzattepe'den Balçova teleferik tepesine bakış ---GaziemirOrman İşletme Şefliği


Cayır cayır yanan o yaşlı , ne günler ne asırlar görmüş ulu çınarların , 1000 yıllık zeytin ağaçlarının , O yaşlı kızılçam ağacının gözyaşlarını ,gövdesinden sızan reçinelerin o yakıcı kokusunu hissetmeyeceğiz..

Antalya'nın şurasında ,İzmir'in burasında yine orman yandı diyecek spiker , ama , biz o alevlerin içinde , nelerin yokolup gittiğinden bihaber olacağız..

Geleceğimiz yokolup gitmekte aslında yanan her bir canlı ile birlikte....

Doğaseverler ve ormancılar diken üstündedir yaz boyu .. Hüseyin'in babası gibi , her an , alevlerle savaşmak için...

Dağcılar , yürüyüşçüler , hepsi doğaya yönelecek bir tehdide karşı seferberdirler..

Kimileri yanar , kimileri yaralanır , sakat kalır bu mücadelede.... Yani ateş ,düştüğü her yeri yakmaktadır , sadece o güzelim ormanı değil...

Orman Genel Müdürlüğü , bir yandan orman yangınlarının meydana gelmemesi için önceden çalışmalar yapmakta , öte yandan da çıkan orman yangınlarının en hızlı en etkili söndürülmesi için son hazırlıklarını yapmaktadır bu günlerde...

Okullarda , köy kahvelerinde , askeri birliklerde orman yangınlarının çıkmaması için nasıl hareket edilmesi gerektiği anlatılmakta ,bir yangın çıktığında ise nasıl hareket edileceği yönünde eğitimler verilmekte , diğer kurumlarla , doğasever köylüler ve kentliler ile nasıl işbirliği yapılacağı planlanmaktadır.


Gaziemir Orman İşletme Şefliği , Görece -Yangın sahasında dikim yapılıyor


TV ve diğer yayın organlarında orman yangınlarına dikkat çekilmekte , tedbirli ve dikkatli olunması yönünde uyarıcı yayınlar yapılmaktadır..

Müftülüklerimiz ,cuma hutbelerinde ,orman ve doğa ile ilgili bilgiler vermekte , cemaatini yangınlara karşı uyarmaktadır..

Yangınların % 99 unun sigara , piknik ateşi ve tarla temizliğinden çıktığını rahatça söyleyebiliriz

Orman yangınlarının tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en alt seviyeye düşürülebilmesi için , bir kısım insanların duyarsızlığını , umursamazlığını ,adamsendeciliğini ortadan kaldırmamız gerektiği bu % 99 oranından da apaçık görülmektedir.

Doğa ve ormanın önce kendisi için ne anlam taşıdığının , orman ve yaban hayatının ,doğanın tahribinin dünya daki canlılığı nasıl tehdit ettiğinin insanların beyinlerine işlenmesi , sürekli bilgilendirmesi ve eğitilmesi şarttır.

Bu , orman teşkilatının olduğu kadar , sivil ya da resmi , herkesin , her kuruluşun rol alması gereken büyük bir anlatma-aydınlatma eylemine girişilmesine bağlıdır.
Orman idaresi tarafından , yangın açısından tehlikeli sezona girilmeden , çıkabilecek yangınlara karşı , haberleşme , gözetleme organizasyonları faaliyete geçirilir.

Yangın söndürme araç gereç makinaları aktif hale getirilir.

Dozerler ,greyderler ,uçaklar,helikopterler , arazözler , yangına en süratli müdahele edecek şekilde konuçlandırılır..

Orman yolları ulaşıma açık halde tutulur , yol kenarları ve ormanlarda ana sırtlardaki yangın emniyet yol ve şeritlerinin ot ve yancı maddelerden temizlenmiş olması sağlanır.

Gaziemir Orman İşletme Şefliği---Ana sırtta , yangın emniyet şeridi açılıyor


Bunlar ,bütün bu işler , hep bu milletin parasıyla yapılmaktadır..

Sigara atan ,piknik ateşinden yangın çıkaran vatandaşımız bilmemektedir ki ,onun neden olduğu yangınlar , bu milletin , kendisi de dahil olmak üzere ,cebinden çıkan trilyonlarca para masraf edilerek söndürülmektedir..

Bu yangınlarda onbinlerce milyonlarca canlılar ,otlar ,ağaçlar yanıp yok olup gitmektedir.. Bunların ekonomik değerini hesaplamak ise mümkün müdür ?


Vahşi Batıdaki ormanları kesip yakıp yok eden ,toprağı , suyu , soluduğumuz havayı zehirli atıklarla kirleten Beyaz Adam'a Kızılderili'nin söylediği sözü , gelin de hatırlamayın :

"-Beyaz Adam ,her şeyi kaybettiğinde , son ağaç ta kesildiğinde ,son ırmak ta kuruduğunda , son balık ta tükendiğinde ,son kuş ta vurulduğunda , paranın yenilebilen bir nesne olmadığını anlayacak ,ama iş işten geçmiş olacaktır.."

Bunu farkında olan insanlarımız , gençlerimiz , daha duyarlı daha bilinçlidir eskiye göre...

Doğayı korumanın ya da tahrip etmenin kendilerine neye malolacağını ve sonuçlarını daha iyi algılamaktadırlar...

Geçtiğimiz yıllarda , ormanlık alan ve civarlarındaki en küçük dumanı ve ateşi , cep telefonları ile yangın daha genişlemeden :

ALO 177 : ORMAN YANGIN İHBAR MERKEZİ

ALO 156 : JANDARMA İMDAT

ALO 155 : EMNİYET

telefonlarına ücret ödemeden bildirilmesi , pek çok sigara ya da piknik ateşinin orman yangınına dönüşmesini engellemiştir.

Orman görevlileri yangın sahasına ulaştığında ,civardaki doğaseverleri , dağcıları ve köylüleri tüm güçleri ile ateşle savaşırken görmektedirler artık..

Ama bu henüz yeterli midir , değildir bana göre..... Artık daha fazla yokolmaması için doğanın , kaybedilenleri de süratle yerine koyma eylemine tüm toplum katılmalıdır..




Devamı İçin Tıklayınız...>>

Rize'de orman yangını

A.A

Rize'nin Fındıklı ilçesinde bir vatandaşın yaktığı ateşin ormanlık alana sıçraması sonucu çıkan yangında, yaklaşık 35 hektar alan zarar gördü.

Fındıklı ilçesinin Güzelyalı mevkisinde, dün Ahmet B'nin evinin önündeki çay bahçesinden topladığı kurumuş dalları tutuşturmak için yaktığı ateş, rüzgarın etkisiyle yakındaki ormanlık alana sıçradı. İtfaiye ekiplerinin müdahalesiyle söndürülen yangın, gece yeniden başladı.

Rize Valisi Kasım Esen, İl Jandarma Alay Komutanı Albay Erol Çelik, İl Emniyet Müdürü Şammaz Demirtaş ve Belediye Başkanı Halil Bakırcı ile yangın alanında incelemelerde bulundu.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8529360.aspVali Esen, gazetecilere yaptığı açıklamada, dün saat 13.00 sıralarında Ahmet B'nin evinin önündeki çay bahçesinden topladığı kurumuş dalları yaktığını, ateşin rüzgarın etkisiyle ormana sıçradığını söyledi.

Yangının aynı gün saat 15.30 sıralarında söndürüldüğünü ancak gece 23.00 sıralarında tekrar başladığını ifade eden Esen, şöyle konuştu:
“Gece güneybatıdan esen lodos, 25 ile 31 derece sıcaklık ve nemin yüzde 30'un altına düşmesi sonucu yangın, orman içindeki kuru otları tutuşturmuş, ulaşımın mümkün olmaması nedeniyle de büyümüştür. Yangın, bozuk sarı çam ormanlarında Rize-Artvin sınırında yaklaşık 35 hektar alanda etkili oldu. Şu anda kısmen kontrol altına alınan yangın, itfaiye ekipleri, asker, orman işçileri ve vatandaşlarca söndürülmeye çalışılıyor. Yangın alanında bulunan bazı evler boşaltıldı.”

Yangına neden olan Ahmet B. ise son zamanlarda ilçede birkaç yangın çıkması nedeniyle ateş yakarken dikkat etmeye çalıştığını ancak aldığı önlemlere rağmen yangının büyümesini engelleyemediğini, bundan dolayı üzgün olduğunu söyledi.
HÜRRİYET


Devamı İçin Tıklayınız...>>

YANIYORUZ

Börtü-böcek, gövde – dal, yaprak yaprak…

Ekrandan yansıyan alevler odamıza doluyor.Yanıyoruz,yakıyoruz, seyrediyoruz.Nerede, nasıl, ne kadar yandığı önemli değil. İhanet, kasıt,ihmal, tedbirsizlik” sebebi önemli değil. Yanıyoruz, seyrediyoruz.

Gelibolu, Düzlerçamı, Bodrum, Bolu, Marmaris, ,Belek, Akseki, Manavgat,,Alanya veyahut adını bilip bize çooook uzak bir yer, mesela Amazonlar. Yanıyoruz, seyrediyoruz.

Diken de insan. Halfeti’de Hasankeyf Barajı’nın suları altında kalacak bağını , bahçesini, toprağını kaybetmek zorunda kalan köylüyü hatırladınız mı?. Sular altında kalacak 30 yıllık meyve bahçesine bakıp, çökmüş omuzlarının arasına aldığı başını iki eliyle tutup iki gözü iki çeşme nasıl ağlıyordu koca adam… Sanki evladı şehit düşmüş baba gibi, tek tek diktiği ağaçlara bakıp nasıl içini geçiriyordu….

Orman, ormancılık böyle bir karasevdadır.Toprakla buluşturduğunuz her fidan sizin evladınızdır. Bu bugünün meselesi de değildir.

“Dört nala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi “ uzanan Anadolu Topraklarına yerleşmeye karar veren atalarımızın ilk işlerinden biri yanı başlarına bir-iki fidan dikmek olmuş diye yazıyor tarih kitapları.

Ağaç, göçebelikte yerleşik düzene geçişin simgesi olmuş.

Ağaç, tarlanın sınırı, mülkiyetin simgesi olmuş.

Ağaç, bir bebek dünyaya geldiğinde O’nunla birlikte boy atsın , geleceğine güvence olsun diye dikilmiş; doğumun simgesi olmuş.

Ağaç, ölünün baş ucuna dikilmiş. Gölgesinde huzur içinde uyusun diye.

Ağaç, yaşamın, kudretin simgesi olmuş. Emanet sayılmış yüzyıllar boyu.

Sonra… unutulmuş töreler, boşlanmış gelenekler.

Doğada ilk talan – yağma - yok etme “ormandan” başlamış insanoğlu. Karnı tok olsa da gözü aç. Kendini “doğanın efendisi” sanıyor.

Tarla için, ev için, yol için, otel için, golf için, havaalanı için,… bahane çok.

Yakıyoruz, seyrediyoruz.

Oysa, “orman” yok oldu mu; doğa adına ne varsa yok olmaya başlar birbir.Türler yok olur, meralar tükenir, hayvanlar cılızlaşır, sular bulanır, hava solunmaz olur, dinlenmenin keyfi kaçar, selin önüne geçilemez. Ve toprak gider, TOPRAK..

TOPRAKANA gidince de yoksulluk, çölleşme, susuzluk, açlık göç başlar.Toplumun morali düşer, birarada tutan değerler yok olur. Varlığımızın nedeni topraksa, yok oluşumuzun nedeni de erozyon olur.

Yakıyoruz, seyrediyoruz.

Kıyametin kopacağı yok. Kıyameti koparmak için harcanan büyük çaba var.

Kolayken sevgi – paylaşım – dayanışma –hoşgörü. Aç gözlülük, doyumsuzluk, tüketim, israf, cahillik ve İHANET var. Nesline ihanet, vatana ihanet!

Yanıyoruz, seyretmeyin.

Vatan topraklarına sahip çıkn. Yakan, yıkana, talana, yağmaya dur deyin. Yeşil örtüye, ormanlarımıza sahip çıkın. Çocuklarınızın geleceğine sahip çıkın.

Üzerinize vazife olmayan işlere karışın.

Türkiye ÇÖL olmasın.

Engin ÖZDEMİR , Mevsimsiz


Devamı İçin Tıklayınız...>>
 
Clicky Web Analytics